5 Yılda 3 Yabancı Dili Nasıl Öğrendim?

30 yaşımda kurumsal iş dünyasını arkamda bırakıp 2012’de yola çıktığımda yabancı dil olarak İngilizce seviyem başlangıç seviyesindeydi. ”İngilizce biliyor musun?” diye sorduklarında, Türkiye’de hemen hemen bir çok kişinin durumundan farksız bir şekilde ” Şeeey yani biliyorum da ama konuşamıyorum” şeklinde cevap veriyordum. Biliyorum dediğime de bakmayın, üniversite zamanlarımda 1 sene gittiğim İngilizce kursundan kalma bilgilerin bir çoğu dil pratiği yapmadığım için silinip gitmişti zaten. Kurs zamanlarımda konuşma sınıflarında, sınıftaki insanlara rezil olacağım endişesi, bana gülecekler diye de utancımdan bildiklerim bile ağzımdan pek çıkmazdı. Çalıştığım dönemlerde yurtdışına tatile gittiğimde konuşmaktan utanarak ve korkarak, biri birşey sorar ama anlamaz ve cevaplayamam diye yerel insanlarla da fazla temas kuramıyordum. Yurtdışı seyahatim öncesinde saatlerce internetten araştırma yapar, planlar yapar, kimseye birşey sormama gerek kalmadan bütün seyahatimi organize etmeye çalışırdım. Yolda, otobüste/trende benimle konuşmak isteyen kişilerle de konuşamadığım için kısa bir süre sonra  muhabbet kısa sürerdi.

Yabancı dil konuşan insanlara hayranlık duyarak ”ya ağbiii nasıl konuşuyorlar, ben niye şu dili öğrenemiyorum” diye hayıflandığım günlerin üzerinden 5 yıl geçti. Bugün İngilizce, İspanyolca ve İtalyanca biliyor olmak en büyük mutluluklarımdan biri oldu.

Yabancı dil öğrenmeye nasıl başladım?

2012’de işimden istifa etmeye karar vermemdeki en önemli etkenlerden biri dil öğrenme istediğimdi. Avrupa gönüllük projesi kapsamında bir dernekte gönüllü olarak çalışmak üzere İtalya’ya gitmemle yabancı dil öğrenme konusundaki ilk adımı atmış oldum. İtalyanca öğreten bir kitap ve sözlüğüm kolumun altında İtalya’nın yolunu tuttum tutmasına da dil öğrenme konusundaki korkularım, endişelerim de benim peşimden geldi tabi. Derneğin sekreteri biz gönüllülere bir kaç kere İtalyanca dersi verdi. Nasıl kendini tanıtırsın, ekmek, su gibi günlük ihtiyaçları nasıl söylersin diye. Öğrendiklerimi insanlarla konuşmaya gelince yine utanıp bildiğimi de paylaşamıyorum. Gönüllülük projem, ilkokul çocuklarına atıklardan oyuncak yapımını öğretmekti. İtalya’da bulunduğumun daha ilk aylarında, iki kelimeyi biraraya getirip konuşamazken kendimi 20 kadar ilkokul 1. sınıf öğrencisinin önünde buldum. Asla unutamayacağım bir an. Daha önce kağıda İtalyan arkadaşımın desteği ile yazdığım yazıyı heceleyerek okuyup, kendimi çocuklara tanıttıktan sonra elimde atık olarak tuvalet kağıdının rulosu, bu rulodan nasıl kuş yapacaklarını anlatmaya sıra gelince söylemem gereken kelimeleri unutunca önce bir tuvalet kağıdı rulosuna bakmıştım sonra da içimden ”Şimdi ayvayı yedin Hale” diye içimden yükselen iç sesimi duymuştum. Resmen tokat gibi gelmişti bu ses! Yabancı dil bilmediğim için hayıflanmalarım geldi aklıma ve neden işimi bırakıp yollara düştüğüm birde.

Dil öğrenme taktikleri

Derin bir nefes aldım ve küçük bir oyunla başladım. Fırçayı gösterip ”Bu nedir?” diye sordum. Çocuklar hep bir ağızdan ”Fırça” diye bağırdılar. Boyayı gösterdim ”Boyaaaa”, ”Bu ne renk?” ”Kırmızı” O an bende bir aydınlanma oldu, her bir çocuğu bana İtalyanca’yı öğretecek öğretmenler olarak kabul ettim. Çocuklar karşısında utangaçlığım gidiverdi birden. Bu küçük oyunun onların da hoşuna gittiğini gördüm. Ben soruyorum, onlar cevaplıyordu. Onların söylediği kelimeyi ben arkasından tekrarlıyordum sesli olarak. Yanlış olarak telaffuz ettiğimde birde beni düzelttiklerini görmek beni daha da heyecanlandırdı dil öğrenme konusunda. Kendimi o miniklerin eline bıraktım. İyiki de bırakmışım, her dersten yepyeni kelimeler öğrenerek çıkar olmuştum. Çocuklarla yaptığım derslerden çıkışta yaşadığım kasabada yolda yürürken insanlarla karşılaşıp kafamı gözümü yara yara konuşmaya başladım. Bebekler konuşmayı öğrenirken utanma duyguları, rezil olma korkuları olmadığı için biz yetişkinlere göre dili daha kolay öğrendiklerini göz önünde bulundurarak bende bir bebek gibi davranmaya başladım, utanmadan, korkmadan, endişelenmeden… Gördüğüm her şeyi işaret ederek ”Bu ne?”,   diye etrafımdakilere soruyor, biri konuşurken konuşmanın içinde geçen bilmediğim kelimeyi ”Bu kelime ne demek?” diye soruyordum. Sözcüklerimin yetmediği yerde bedenim yardımıma koşuyordu. 30 yaşında maynum kelimesinin İtalyancasını öğreneceğim diye çocukların önünde maymun sesleri çıkartarak ellerini kollarını sallayan beni kafanızda canlandırabiliyor musunuz? Ben şimdi o günleri hatırlayınca basıyorum kahkahayı ?

Dil öğrenme taktikleri

Tüm günlerim bir çocuk gibi sürekli soru sorarak, kelimeleri tekrarlayarak geçiyordu ve bilgi bombardımanından dolayı başım ağrıyordu. Kolay bir süreç olduğunu söyleyemem ama  dil öğrenme konusunda önümde kocaman bir engel olarak duran utangaçlık, endişe, rezil olma korkusu yerini rahatlamaya bırakınca gerisi çorap söküğü gibi gelmeye başladı, dilim çözüldükçe çözüldü. İtalya’da yaşamaya başladıktan 5 ay sonra kendimi ve derdimi rahatça ifade etmeye başlamıştım. Tabi bu kadar kısa bir sürede dili öğrenmeye başlamış olmamın en büyük nedeni İtalya’da yaşıyor olmamdı. Her an etrafımda İtalyanca konuşulması, sabahtan akşama kadar adım attığım her yerde İtalyanca yazılarla karşılaşıyor olmak çok büyük bir avantajdı.

İtalyanca tercümanlık yaparak kazandığım para ile Güney Amerika uçak biletimi satın aldım.

İtalya’da 1 yıl süren gönüllülük projem bittikten sonra Türkiye’ye geri döndüm. Para kazanmak için işler bakarken uluslararası fuarlar için İtalyanca tercüman arandığına dair ilanlarla karşılaştım. Ajanslardan biri ile görüşünce işi kaptım, sonrada işlerin önü arkası kesilmedi diyebilirim. Bu arada İtalyanca öğrenmiş olmanın verdiği güvenle yeni bir dil daha öğrenme heyecanı bastı. İspanyolca, İtalyanca ile aynı dil ailesinden geldiği için İtalyanca bilen birinin İspanyolca’yı da kolayca öğreneceğini öğrenince İspanyolca öğrenmeye heves ettim. İtalya’da 1 sene yaşayıp farklı bir ülkede yaşamanın, yeni kültürler öğrenmenin tadına da varınca daha uzun bir yolculuk planı yapmaya başladım. Brezilya dışında tüm ülkelerin İspanyolca konuştuğu Latin Amerika benim için çok güzel bir fırsat olacaktı. Hemde hemen hemen her ülkede 90 gün vizeye ihtiyaç duymadan seyahat edilebiliyor olması da büyük kolaylık sağlayacaktı.

İngilizce’yi Güney Amerika’da Öğrenmek!

2014’ün ağustosunda başladığım Güney Amerika yolculuğumun ilk durağı Brezilya oldu. Ülkenin resmi dili Portekizce. Günlük hayatta ihtiyacım olan kelimeleri yine İtalyanca öğrenirken uyguladığım taktiklerle öğrenmeye başladım.

İngilizce'yi Güney Amerika'da Öğrenmek!

Fakat yolda tanıştığım diğer gezginlerle yavaş yavaş İngilizce konuşmaya başladım. Garip ama gerçek; Brezilya, Paraguay, Uruguay ve Arjantin’de çoğunlukla gezginler ve evinde konakladığım kişiler İngilizce biliyordu ve onlarla İngilizce konuşarak sürdürdüm bu süreçte gezimi. Tabi benim İngilizce orada yürüdü gitti ? İspanyolca öğreneceğim diye Güney Amerika’ya gelmiştim ama İngilizcem gelişmeye başlamıştı.

Neyse efenim 8 ay boyunca her gün konuştuğum için İngilizce seviyem iyi bir seviyeye ulaştığında bende Şili’ye ulaşmıştım. Şili’de İspanyolca öğrenmek için kolları sıvamaya başladım. Dil öğrenme işini, ekmek yapmak kadar kolaymış gibi anlatmaya başlamış olabilirim fakat deneyimlerime dayanarak şunu söyleyebilirim ki yabancı bir dil öğrendikten sonra başka bir dili öğrenmek daha kolay bir hale geliyor. Çünkü yeni bir dili öğrenme sürecini biliyor ve ona göre yollar izliyorsunuz.  Tabi kendinize olan güveniniz de dil öğrenirken gittikçe artıyor. Şili’de 3.5 ay kadar bir sahil köyünde yaşadım ve arkadaşlar edindim, bir eko-hostelde çalıştım. İtalyanca biliyor olmamım da avantajı ile 6 ay kadar sonra İspanyolca’yı da konuşur hale geldim. Tabi yolda sürekli farklı ülkelerden gezginlerle karşılaşıyor ve İspanyolca bilmeyenlerle İngilizce de konuşuyordum. 1 taşla 2 kuş ?

Bir dil, bir insan...

Dil dile değmeden dil öğrenilmez mi?

Tabi dil öğrenme konusunda en etkili yöntemlerden biri. Erkek/kız arkadaşın  varsa bu dil öğrenme sürecin daha hızlı ilerliyor, sürekli konuşma pratiği yapıyorsun. Kendini anlatmak ve onu daha iyi anlamak için çaba harcıyorsun. Sonra bir bakmışsın sevgiliyle onun dilinde ağız kavgasına girebilecek kıvama gelmişsin ?

Kamyon şoförleri, bana İspanyolca öğretti.

Valla şaka değil! Otostopla seyahat ettiğim zamanlarda beni aracına alan sürücülerle yol boyunca sohbet ediyorduk doğal olarak. Genellikle ardı arkası kesilmeyen sorular ve sohbetlerle geçirdiğim 8-10 saatlik yolculuklar yaparak yol alıyordum tabi bu sırada benim İspanyolcam da büyük yol katetmiş oluyordu.

Kendine bir iyilik yap, yeni diller öğrenmek için kendine fırsat yarat!

Bir dili öğrenmek için en iyi yol o dilin konuşulduğu ülkeye gitmek diyorlar bu çok doğru ama mesela İngilizce konuşmak için ABD, İngiltere yada Avustralya’ya gitmek bütçenizi aşıyorsa Avrupa ülkelerinden birine de gidip yabancı dilinizi geliştirme imkânı da bulabilirsiniz. Hostellerde kalan diğer gezginlerle genelde konuşma dili İngilizce oluyor. Buralarda çalışan kişilerde İngilizce biliyor. Erasmus ile Avrupa ülkelerine okumaya giden üniversite öğrencileri gittikleri ülkenin dilinden çok İngilizcelerini geliştirmiş olarak dönüyorlar mesela.

Yeni bir dil öğrenmenin önündeki engelleri kaldır, çekingenliğini, korkularını arkanda bırak. Dil öğrenme konusunda üstün yeteneklerim olduğu için değil, dil öğrenmek için en iyi yolu seçtiğim için…. Elbette dil bilmeden ülkeleri gezebilirsin ama bulunduğun ülkenin dilini ya da iletişim kurabileceğin başka bir dile sahipsen bambaşka kapılar açılır önünde hayal bile edemeyeceğin!

Bir dil bir insan iki dil iki insan!

Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed

Bunlarda İlginizi Çekebilir