2016’ın nisan ayıydı. Şili’nin güneylerinde yeralan Puerto Varas şehri yakınlarındaydım. Şili’nin 2. büyük gölü Lago Llanquihue’nin kenarında oturmuş enfes manzarayı seyrediyordum. Osorno Volkan Dağı tüm ihtişamı ile sağımda yükseliyordu. Güneş batmaya yüz tutarken son ışıklarını gölün ve dağın yüzeyine bırakırken, tenime dokunan rüzgarla ürperdim. Kış kapıdaydı artık.
Daha dünmüş gibi hatırlıyorum o manzaraya karşı ne dinlediğimi Fleet Foxes’ ın Helplessness Blues albümünü. Size de oluyordur bazı şarkılar, mekanlar yada kişilerle bütünleşiverir. Ne zaman o şarkıyı dinliyor olsam hep o mekan gelir aklıma yada o kişi. Şarkılara eşlik ediyordum dilim döndüğünce. Şarkılar, Llanquihue Gölü ile bütünleşiyordu adeta. Şu an hafızamı zorluyorum o an gölün kenarında otururken neler düşündüğümü hatırlamak için. Belki de bir şey düşünemiyordum o eşsiz anın içinde. Sadece An’da olmak! Şimdi gözlerimi kapatıp o anı hayal ettiğimde gözümün önüne gelenler rüzgardan dolayı yüzeyinde minik dalgalarıyla ayaklarımın ucuna kadar uzanan göl, Osorno Volkan Dağı, Fleet Foxes şarkıları ve hayalini bile kurarken içime giriveren huzur…
İç huzur deyince aklıma, yazdıklarını tekrar tekrar yalayıp yuttuğum Eckhart Tolle’un bir sözü gelir aklıma:
“Mutluluk ve iç huzuru arasında bir fark vardır. Mutluluk, olumlu olarak nitelendirdiğimiz durumların gerçekleşmesine bağlıdır. İç huzuru ise değildir.”
Karanlığın da bastırmasıyla giderek daha fazla üşüyorum. Gökyüzünde yeni yeni kendini göstermeye başlayan utangaç yıldızları yalnız bırakasım yok, belki gidip üzerime daha kalın bir şeyler alır, tekrar geri dönerim diye ayaklanıyorum. Tam o sırada beni evinde ağırlayan Şilili arkadaşım Guillermo’nun benim bulunduğum yere doğru gelmekte olduğunu görüyorum. Yaklaşıyor elindeki yün kazağı uzatarak. ”Geceleri soğuk oluyor artık buralar, giy bunu da üşütme” Kazağı üzerime geçiriyorum, saçlarıma da yıldızları….
Sahilde sessizce oturuyoruz bir müddet sessizliğin içindeki seslerin farkına varmak istercesine. Soğuk olmasa şimdi gölde yüzebilirdik diye düşünüyorum. Sonra aklıma geliyor birden bu koca gölde kano ile gezmek ne keyifli olurdu aslında. Guillermo’ya dönüyorum ” Ne güzel olur değil mi bu gölde kano yapmak!” ”Harika olur hem de” diyor. Birden hayali büyütmeye başlıyoruz: ”Gölün çevresini kano ile turlayabiliriz aslında, çadırları da alırız yanımıza, her gün kürek çeker, yorulduğumuz yerde kıyıya çadırı atar, yemek pişirip yeriz, uyuruz, ertesi güne yine yola devam ederiz.” Konuştukça o kanonun içinde hayal etmeye başlıyorum kendimi. Daha önce bisikletimle çevresini pedalladığım bu gölün çevresini kano ile turlamak oldukça keyifli olurdu.
Günübirlik kano deneyimim dışında, günler süren kano deneyimim olmasa da o gece beni bu hayal bir sarıp sarmalıyor, içime düşüyor. Sudan bir yol, akıp gidiyorsun üstünde…
Ertesi sabah Guillermo ile kahvaltı ederken ”Ya yapalım mı şu kano işini ne dersin?” diye sorduğumda ”Ben de sana aynısını soracaktım” deyince beni bir heyecan daha alıyor. ” Fakat hem kış geliyor, hem de ortada kano yok. O zaman önümüzdeki yaz yapmaya ne dersin?” diye soruyor. ” Vala kısmet, bakalım nerelerde olacağım o vakitler, konuşuruz.” diyorum.
Gel zaman, git zaman bu konuşmanın üzerinden 9 ay geçti ve Peru’nun Trujillo şehrine ulaştım bisikletimle . Şili’nin Puerto Varas şehrine neredeyse 5000 km uzaklıktayım artık. Güney kutbunda yaz dönemi yaşanıyor bugünlerde. Pasifik Okyanusu ferahlatmaya yetmiyor kıyıların sıcaklığını.
Aklımın hep bir köşesinde, kmlerce bu hayali taşıdım buraya kadar. Ve bugün bu hayali benimle birlikte daha fazla taşımamaya, kano gezisi hayalimi gerçek yapmaya karar verdim.
Haydi beyler bayanlar toplanın Şili’ye geri dönüyoruz!
Plan kabaca şöyle: Bisikletimi, şu an kaldığım Trujillo’daki bisiklet evine bir süreliğine emanet ediyorum. Uçak biletleri bütçemi aşıyor bu nedenle Trujillo’dan otostop çekmeye başlıyorum. Yol üzerindeki tanıdıklarda yada Couchsurfing aracılığı ile ulaşacağım kişilerin evlerinde geceleri konaklıyorum. Muhtemelen yaklaşık 5000 kmlik yolu 2 haftada tamamlayıp Şili Puerto Varas’a, Llanquihue Gölü’ne ulaşmış olmayı umuyorum. Tahmini 15 gün sürecek kano gezisini yaptıktan sonra bir süre de dinlenip yine otostop çeke çeke bisikletimin bulunduğu yere geri dönmeyi, sonrada kaldığım yerden kuzeye doğru pedallamaya devam ederim.
Bakalım ne hikayeler çıkacak bu kırmızı yoldan ?
Zorlu bir yol olacağını bilsenizde, hayallerinizi gerçekleştirmek için harekete geçin. Kimse sizin yerinize onları gerçek kılmayacak!
Benimkine dokunduğu gibi belki sizin hayalinize de dokunur diye bu şarkıyı da buraya ekliyorum ? ❤
Yorum yapılmamış
Çokkk güzeeeelllll :D. Hayatının hakkını vermek anı doyasıya yaşamakk 🙂
Hayranlıkla takip ediyorum!
Göle geri dönme kararını, kurumsal hayatı bırakma kararın kadar önemli ve değerli buluyorum. Planladığın ulaşım şeklini de anlatımını da. İnsanın, istediği birşeyin yarım kalmasına müsaade etmemesi, bunun için şartların zorlanması açısından önemli bir örneksin. Ki tüm bunları yaparken sosyal sorumluluklar da üstleniyorsun. Saygılar. İyi yolculuklar.
Yazıyı okurken seni hayal ettim. Etrafinda bicir bicir cocuklar, hikayelerdeki detaylarin altini cizer gibi anlatiyordun yol haritani onlara. Yolun her daim acik olsun cesur arkadasim ♡
Gamsız’ım Aydan’ım çok teşekkür ederim. Biz birbirimizden ilham alarak öğrendik cesur olmayı! Hepimizin yolu açık olsun ❤
Yazılarınızı keyifle okuyorum cesaretinize her defasında daha çok hayran kalıyorum güler yüzünüz ışığınız olsun 🙂
Teşekkürler ❤
Cesaretinize hayranım hale . ne mutlu size hayatınıza ve yaşadıklarınıza bir okadar dağa heyecan ve Yeni farklı kültürden insanlar tanımak güzel olsa gerek size bol şans ve sağlık diliyorum
Teşekkürler Ramazan! Dileklerinin daha iyileri seni bulsun ?