Atlas Okyanusu sonsuzluğu ve hırçın dalgaları ile aklımı başımdan almış, yürüyorum Arembepe’nin incecik kumlarla kaplı kumsalında.
Dalgalar deniz kabukları hediye etmiş kumsala.
Deniz kabukları arasında gezinen bir kaç yengeç…
Kumsalın bittiği yerde hindistan cevizi ağaçları başlıyor. Siyah bulutlar hızla kaplıyor gökyüzünü. Hava ha yağdı, ha yağacak. Sahile vuran dalgalarla ıslanıyor ve yumuşacık kumun içine gömülüyor ayaklarım ara ara.
Aklıma birden Istanbul’da işe giderken sokak taşları arasına sıkışan topuklu ayakkabılarım geliyor. Yağmur sularına yakalanmamak için seksek oynarcasına sokaklarda zıplarken altında su birikintisi olan taşa bastığınızda yanıyorsunuz. Kendi kendine söylenen, küfür eden insanlar, kırık şemsiyeler çöplüğüne dönen sokaklar…
O hengame geri de kaldığı için şükrediyorum. Dalgaların ayaklarımı ıslatmasına izin veriyorum büyük bir mutlulukla. Peşimde oyuncu bir köpek. Burnunu elime sürüyor, oyun oynayalım dercesine… Dalgalar arasında bir balıkçı..
Brezilya’nin Bahia bölgesinde Salvador’a otobüsle 1 saat uzaklıktaki Arembepe’de Hippilerin izini sürüyorum. 1960’lardan itibaren burada yaşamaya başlayan hippilerin hikayesi çekiyor beni bu küçük sahil kasabasına.
Uyuşturucu bağımlısı, seks düşkünü müzisyen karakterler diye bir çok kişi tarafından eleştirilseler de doğa severlikleri, barış yanlısı, inandıkları hayatı yaşamaktan hiç bir zaman çekinmeyen ve genelgeçer ahlakın bütün karşıtlığına birliktelikleriyle karşı koyarak alternatif bir hayatı sürdürmeyi başardıkları ve rutin çalışma temposunu reddettikleri için hep yakın hissetmişimdir Hippilere kendimi. ABD’ nin Vietnam’a açtığı savaş üzerine “bizim savaşa değil barışa ihtiyacımız var” diyenlerin başlattığı bu akımın en sevdiğim sözüdür “Make Love, not War”
Zamanında Janis Joplin’ inde bir süre yaşadığı 5 değil, 1 milyon yıldızlı bu cennet sahil kasabasında yaşayan bir kaç Hippi ile sohbet ederken, Jimi Hendrix’in sözünü hatırlıyorum. “Sevginin gücü, gücün sevgisini alt ettiğinde dünya barışı bilecektir.”