Bolivya’nın büyük şehirlerinden biri olan Cochabamba’dan 130 km uzaklıktaki Torotoro Milli Parkı’na gitmek üzere 8 kişilik bir grupla yola çıkıyorum. Bolivya’nın çeşitli yerlerinde tanışarak biraraya geldiğim ve yaklaşık 2 haftadır seyahat ettiğim, her biri farklı ülkeden bu insanlarla grup gitgide büyüyor, ayrılmaz bir ekip haline geliyor neredeyse. Bolivya’nın Santa Cruz şehrinde tanıştığım İsrailli Guy ile Santa Cruz’dan Bolivya’nın en sevdiğim kasabalarından biri olan Samaipata’ya gittiğimizde gruptaki bir çok kişi ile yollarımız karşılaşıyor.
Bizi biraraya getiren 3 önemli etken ise yoga, müzik ve spor

Avustralyalı Cris, Kuzey Amerikalı Elen, İspanyol Elena, Polonyalı Karol, İngiliz Willow, Avustralyalı Nat
Samaipata’dan birlikte geçirdiğimiz günlerden sonra herkesin aklında Bolivya’nın en küçük milli parkı olan Torotoro’yu ziyaret etmek.
Dinazor ayak izlerinden, derin kanyonlara, eşsiz manzaralara,mağaralara ve şelalelere evsahipliği yapan bu milli park ile aynı ismi taşıyan Torotoro köyüne ulaştığımızda köylülerle konuşup Kaplumbağa Mezarlığı girişinde bulunan boş bir araziye çadırlarımızı kurmak için izin alıyoruz. Köylülerin çoğu oldukça misafirperver ve güleryüzlü.
Gerçi kamp yaptığımız ilk gecenin sabahında anlıyoruz ki bu alan aynı zamanda köylülerin domuzlarının, ineklerinin ve keçilerinin otlama alanı.
Köyün çocukları ise her daim etrafımızda.
Önce çekinerek uzaktan bizleri izliyorlar, sonraları aramıza karışıyorlar.
Onlarla oyun oynuyoruz.

Köyün uzun sokaklarından birinde (Toplamda 3-5 sokaklı bir köy) köylüler çeşitli baharat, yerel kıyafetler ve aksesuar eşyaları satıyorlar.
Yerel kıyafetlerin. kostümlerin hastasıyımdır.
Neredeyse her sokaktan geçişte bir kaç kıyafet ve aksesuar deniyorum 🙂
Yanımdakilerde bu hastalığımdan nasibini alıyorlar tabi
Gündüzleri parkı keşfederken geceleri ise ateş başında hep birlikte yemek pişirip İspanyol Elena’nın ukelelesi ile söylediği şarkılara kulak kesiliyoruz.
Torotoro Milli Parkı’nı ancak bir rehber eşliğinde ziyaret edebilirsiniz. Rehbersiz girişlere ne yazık ki izin yok, ayrıca bir de giriş ücreti ödemek gerekiyor. Giriş bileti yaklaşık 1 haftalık dönem boyunca park ziyaretlerinde geçerli. Köyün meydanında bulunan turizm ofislerinden biri ile iletişime geçiyoruz ve 3 tur satın alarak parkın belirli bölgelerini ziyaret ediyoruz.
Köyün meydanı ise sevimli dinazor heykelleri ile donatılmış.
Milli parka olan turlar, 5 kişilik gruplar halinde bu jiplerle gerçekleştiriliyor.
Aynı zamanda 5 kişilik gruba da 1 rehber eşlik ediyor.
Bizim 2 grubunda rehberleri İngilizce bilmiyordu. Parkı İspanyolca olarak tanıttılar
Umajalanta Mağarası ( Caverna de Umajalanta )
Bolivya’nın en uzun mağarasına girmeye hazır mısınız?
Bu mağara, Torotoro köyüne 10 km uzaklıkta bulunuyor.
4.300 mt uzunluğunda olan bu mağarayı ziyaretimiz 2 saat sürdü
Rehberlerimiz mağara turu için kolay ölçekli bir tur olduğunu söylemişlerdi. Fakat bazı alanlarda, sürünerek, iplere tutunarak hatta kayarak yol aldık.
Bu mağara turunu dar alan fobisi olanlara ve fiziksel aktivitelere alışkın olmayanlara önermem.
Ciudad de Itas (Kaya şehri )
Eşsiz manzaralar eşliğinde büyük çoğunluğu koca koca kayaların üzerinde yürüdüğümüz, koridorlardan oluşan yüksek ve geniş mağaralar içinde gezindiğimiz kaya şehri turu, yarım günlük bir tur.
Torotoro Kanyonu ve Şelaleler
“Bolivya’da böyle kanyon mu varmış yahu?” dedirtecek güzellikte ve derinlikteki bu kanyon içinde bir çok güzelliği de barındırıyor.
Yüzlerce dik basamağı inmeye ve sonrasında geri çıkmaya cesaretiniz varsa aşağıda sizi harika bir sürpriz bekliyor 🙂
Her yerden şelaleler dökülüyor. Onca merdivenden sonra herkes sıra sıra kendini gölün soğuk sularına bırakıyor.
https://www.youtube.com/watch?v=Bkz67VVX3bA
Dinazorların izinde…
Bolivyalı yetkililer, 10.000 adet dinozor ayak iziyle dünya üzerinde en çok dinozor ayak izine sahip ülke ünvanına sahip olduklarını açıklamış.
Yürüyüş yolumuz boyunca birbirinden farklı şekillerde ve büyüklükte bir çok dinazor ayak izlerine rastlıyoruz.
Bu bölgeyi ziyaret ettikten kısa bir süre sonra bu bölgeye yakın bir bir yerde 80 milyon yıllık, yaklaşık 1.2 metre boyunda dinozor ayak izleri bulunduğuna dair bir haber okuyorum.
Bolivya’da 80 Milyon Yıllık Devasa Dinozor Ayak İzleri Bulundu
Bunca dinazorlarla ilgili şeyler görüp, okuduktan sonra benim gibi sizin de aklınıza Mina Urgan geldi mi bilmiyorum ama Bir Dinazorun Anıları kitabında kendisine dinazor diyenlere güzel bir cevap vermiştir.
Benim için kendisi Türkiye’ye ayak izi bırakan dinazorlardan biridir.
Yattığı yer cennet, yazdıkları/hayatı bize ders olsun!
“Çağımıza uymak zorundayız palavrasına da hiç mi hiç inanmıyorum. Eğer yaşadığım çağın en yüce ideali köşeyi dönmekse; eğer yaşadığım çağ toplumsal adaletsizlik üstüne kuruluysa; eğer yaşadığım çağ inandığım her şeyi yadsıyorsa; eğer yaşadığım çağa bayağılık ve çirkinlik egemense ben böyle bir çağa neden ayak uydurmak zorunda kalayım? Tam tersine baş kaldırırım, direnirim böyle bir çağa karşı. Bu yüzden dinozorlukla suçlanmam da vız gelir bana. Çünkü ben dinozoru tarih öncesi çağların nesli tükenmiş bir hayvanı olarak değil; geçmişin doğruluğu kanıtlanmış ve yadsınamaz değerlerini yeni sentezler yaparak geleceğe taşımayı amaçlayan bir yaratık olarak tanımlıyor, dinozorluğumla övünüyorum.” Mina Urgan
Yorum yapılmamış
Sizi ve araştırıcı,meraklı,sporunuzdan dolayı kutlamak isterim.Ben şahşıma keyifle okuyor,güzel fotoğrafları gıbte ederek seyrediyorum.Freiburg’dan sevgi dolu selamlar.Hangi dillere hakim olduğunuzu da merak etmiyor değilim.
Tesekkur ederim Mustafa Bey. Yazilarim ve yolculugum size de keyif veriyorsa ne mutlu bana! 🙂 Italyanca, Ispanyolca ve Ingilizce biliyorum.
Halecim harika bir yazı,paylaşımların için teşekkürler,