Bir dönem Zincirlikuyu’daki bir plazanın 11. katındaydı ofisim. Boğaz manzaralı bir ofis. Kulağa ne hoş geliyor değil mi? Oysa bu manzaraya sahip bir ofiste çalışıyor olmak bende hep bir sıkışmışlık hissi yaratırdı . Açılamayan camlar ardında öylece izlerdim manzarayı. Manzara ile aramda bir ekran. Akvaryumdaki balık gibi dört bir yanım camlarla çevrili. Ne zaman o manzaraya biraz daha yaklaşmak istesem kafamı cama vururdum. O kafama çarpan camların acısıyla kendimi yollara vurdum işte. Şimdi manzara ile arama hiç birşey girsin istemiyorum. Ellerimle dokunayım, ayaklarımla basayım, gözlerim manzarayı seyredalarken rüzgar yüzüme çarpsın, güneş tenimi yaksın, yağmur ıslatsın saçlarımı..
Bu yüzden de terkettim İstanbul’u! Doğa ile arama camlar, arabalar, gökdelenler girdiği için.
Büyük şehirlerin kaderi bu diye düşünürken Rio de Janeiro o büyüklüğünün içinde beni doğayla buluşturdu. 1 hafta kalırım diye düşünürken 2. haftanın sonunda Rio de Janeiro’dan ayrılmak zor oldu. Yemyeşil yollar sundu yürümem için, “biraz daha tırman bak ne göstereceğim sana” dediğinde iyiki de bacaklarım pes etmedi.
İşte bu güzelim manzaralar karşısında bir taşın ucuna oturup büyük bir mutlulukla salladım ayaklarımı çocuklar gibi.
Cristo Redentor Corcovado (Kurtarıcı İsa Heykeli)
Dünyanın yeni 7 Harikası’ndan biri olan İsa Heykeli Rio de Janeiro’da Corcovado Dağı’nda 710 mt yükseklikte yeralıyor. 30 mt boyundaki heykel Brezilya’nın 100. Kuruluş yılı şerefine 1922 yılında yapımına başlanmış ve 1931’de de açılışı yapılmış. Heykelin bulunduğu noktaya ulaşmak için çeşitli alternatifler var. Minibüsle yada nostalji treniyle İsa’ya ulaşılabiliniyor. Ama ben yürümeyi ve tırmanmayı tercih ettim. Hem daha ekonomik hem daha sağlıklı hem de daha eğlenceli benim için.
Parque Lage’ın içinden başlayan patikayı yürümeye başladığımda 2 Brezilyalı ile tanıştım ve yaklaşık 2 saat boyunca birlikte tırmandık. Her adımda İsa’ya yaklaşırken ağaçların arasından gördüğümüz manzaralar karşısında tüm yorgunluğumuzu unutuveriyorduk.
Sonra öyle bir noktaya geldik ki gördüğüm manzara karşısında anladım ki İsa’ya giden yol cennetmiş hakikatten! Leb-i derya…
Bu noktadan 20 dk kadar sonra ise heykelin girişindeydik.
Aman ne kalabalık ne kalabalık. Minibüsler bir doluyor bir boşalıyor.
Yılda 1 milyon kişi İsa Heykeli’ni ziyaret ediyormuş.
Herkesler heykelin önünde açmış kollarını poz veriyor. İsa’yı kadraja sokmak için insanlar yerlere yatıp fotoğraf çekiyorlar.
Ara ara bir bulut gelip hokus pokus yapıp yok ediyor İsa’yı, sonra tekrar çıkartıyor ortaya.
Rio de Janeiro’nun sembollerinden biri olan Kurtarıcı İsa Heykeli heybetiyle büyülüyor tüm ziyaretçilerini ama beni bu yükseklikten gördüğüm şahane manzara daha çok etkiledi.
Pedra dos Dois Irmãos(Two Brothers Mountain)
Couchsurfing üyeleri ile buluşup, Vigidal favelasının içinden başlayıp 40 dklık bir yürüyüşle Pedra dos Dois Irmãos’a tırmandık.
Kolay bir parkur. Ah keşke bulutsuz bir gün olsaydı da manzara bizi daha fazla büyüleseydi.
Rio de Janeiro’nun en yüksek noktası. Ayrıca en zorlu ve riskli parkuru da diyebilirim. Parkur girişindeki güvenlik tek başıma yürüyüp tırmanacağımı duyunca “tek başına gitme, riskli, kayıp düşebilirsin, kimse bulamaz sonra seni”deyip beni bir güzel korkuttu. Abi sözü dinleyip diğer yürüyüşçülerin gelmesini bekledim. 1 saat sonra 2 Fransız geldi ve birlikte zirveye ulaştık.
Evet zordu itiraf ediyorum bi ara geri dönmeyi bile düşündüm.Sonra fotoğraflarda gördüğüm manzarayı kendi gözlerimle görecek olmanın heyecanıyla aşağıdaki uçuruma bakmamaya çalışarak yapıştım kayalara. Ah ne büyük bir özgürlük hissi kapladı içimi zirveye ulaştığımda. Bulutlar ve kuşlar dokunabileceğim kadar yakınımdaydılar. Kurtarıcı İsa Heykeli’nden bile daha yüksek olan Pedro da Gávea, 360 derecelik şehir panoraması ile benim için Rio de Janeiro’da gördüğüm en etkileyici yer oldu.
Pedra Bonita
Tijuca Ormanlarının içinde yer alan Pedra Bonita’ya çoluk çocuk herkes kolayca çıkabilir. Hemen karşısında Pedra da Gávea yeralıyor. Rio de Janeiro’nun üstünde parasutle uçmak isteyenler için Pedra Bonita’nın başlangıç noktasında bir platform bulunuyor.
Pão de Açucar(Sugar Loaf)
Rio de Janeiro’da neler yapılabilir diye araştırırken ücretsiz yürüyüş turu (free walking tour) etkinliğine rastladım. Sizin belirleyeceğiniz miktarda bir bahşişle size ve aynı zamanda diğer turistlere şehrini tanıtıp gezdiren bir rehberle yaptığım şehir turu esnasında Fabrice ile tanıştık.
Rehberimiz, Pão de Açucar’ı öyle ballandıra ballandıra anlattı ki şehir turu bitiminde kendimizi teleferikle Pão de Açucar’a çıkarken bulduk. Nefis bir gün batımı seyretmek için doğru yerdeydik. Güneş kırmızının her tonunu gösterip gözden kayboluyor hemen Kurtarıcı İsa Heykeli’nin arkasında. Güneş battığı an İsa’nın ve şehrin ışıkları yanıyor. Seyret seyredebildiğin kadar…