Country Life Dergisi – Söyleşi

1.      Yola düşme hikâyeniz nasıl başladı?

30 yaşında, İstanbul’da yaşam savaşı veren bir beyazyakalı olarak kurumsal iş dünyasında 10. yılımı dolduruyordum. Düşlediğim hayatla, yaşamakta olduğum hayat arasındaki uçurum gitgide artıyordu. Ne zaman hayat tarzımı değiştirmek için bir fırsat yakalasam ve bunu ailemle, çevremdeki arkadaşlarımla paylaşsam herkes aynı şeyleri söylüyordu. “Gül gibi işin var, her ay düzenli bir maaşın var, sigortan ödeniyor, iyi bir şirkette çalışıyorsun, kariyer yapma firsatın var, geleceğini düşün, işinden ayrılırsan belki bir daha böyle bir imkan bulamazsın” Herkes aynı şeyi söylüyorsa vardır heralde bir bildikleri deyip, sanki yaşamakta olduğum hayatı elimin tersi ile itip düşlediğim sakin ve basit hayatı yaşamak istemem şımarıklık gibi gözüküyordu. Sonra bir gün bir kişisel gelişim aktivitesinde bir hikaye duydum ve o an bir dönüm noktası oldu benim için.
“Zamanın birinde, kaplumbağalar arası bir yarış organize edilmiş. Yarışmanın kuralı: “Tepeye ilk varan kaplumbağa yarışı kazanır.” şeklindeymiş. Vakti gelince, bir sürü kaplumbağa arkadaşlarını seyretmek için yarış yapılacak bölgeye toplanmışlar.Ve yarış başlamış.Seyircilerden hiçbiri arkadaşlarının bu tepeye çıkabileceğine inanmıyormuş. Kimileri bu inançlarını yüksek sesle dile getirmekten kaçınmıyorlarmış. Öyle ki, yarışmacıların bazıları: Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!” seslerini dahi işitebiliyormuş.Yarışmaya katılan kaplumbağalar bu tepeye ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmaz bir gayretle tepeye tırmanmaya çalışıyormuş.Seyircilerin sesleri yükselmeye başlamış; giderek bağıranların sesleri yarış alanında yankılanır olmuş: “…Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!”Sonunda, bir tanesi hariç, diğer kaplumbağaların tümü ümitlerini, gayretlerini yitirmiş ve yarışı terk etmişler.Ama yarışta yapayalnız kalan son kaplumbağa, büyük bir gayret ile mücadele ederek, bu tepeye çıkmayı başarmış.Diğer yarışmacılar ve seyirciler, hayret içinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kaplumbağa ona yaklaşmış ve sormuş, bu işi nasıl başardın diye. O anda farkına varmışlar ki…Bu tepeye çıkan kaplumbağa sağırmış!”
Bu hikayeyi duyduktan kısa bir süre sonra Avrupa Gönüllülük Hizmeti projesine başvurdum ve İtalya’da çevre üzerine çalışmalar yapan bir dernek başvurumu kabul etti. Ağustos 2012’de bankadaki işimden istifa ettim, sırtçantamı sırtlandım ve yola düştüm. O günlerden beri de o hayalini kurduğum sade, sakin, doğaya yakın, emekli olunca yapılacaklar arasında yeralan balıkçı kasabalarını gezerek hayatımı sürdürüyorum.
2.       Uzun süreli seyahatinizi nasıl planladınız?
30 yıl planlı bir hayat yaşadım. “Hayatımın planını ben mi yapıyorum yoksa sistemin sunduğu bir plan içerisinde mi yaşıyorum?” sorusu kafamda büyürken Brezilya’ya tek yön uçak bileti aldım. Sırt çantamı hazırladım ve yola çıktım. Tek planım bugünümü güzel geçirmek, yarını yarın planlarım
3.       Güzergâhınızı nasıl belirliyorsunuz? Kalacağınız mekanları nasıl ayarlıyorsunuz?
Kesin bir güzergahım yok. Tanıştığım kişilerin önerileri, okuduğum kitaplar/dergiler yada takip ettiğim çeşitli seyahat siteleri gitmek istediğim yerleri belirliyorum.
Yolculuğum sırasında çoğunlukla ücretsiz konaklama seçeneklerini kullanıyorum. Gönüllü olarak çalışıp, aynı zamanda yaşayacağım yerleri www.workaway.info sitesinden buluyorum. Ayrıca gezginlere, ücretsiz olarak evlerinin kapılarını açan yerli kişilere www.couchsurfing.com adresinden ulaşıyorum.

1

4.       Sizi yola düşüren duygu ve düşünceleriniz seyahatiniz esnasında dönüşüme uğradı mı?
Kendinizi yollara bırakmak, bir odun parçasını bir ahşap heykel ustasının eline bırakmak gibi. Tüm duygularınızı, düşüncelerinizi kesiyor, biçiyor, yontuyor, pürüzsüz hale gelinceye kadar uğraşıyor. Yolda olmak, bir dönüşüm sürecini de içinde barındırıyor.
5.       Oldukça mütevazı koşullarda seyahat ediyorsunuz gördüğümüz kadarıyla. Buna rağmen asgari düzeyde bir harcamalarınızı nasıl finanse ettiğinizi bizimle paylaşır mısınız?
Pekte düzenli olmayan ve mütevazi sayılabilecek bir kira gelirim var. Para gerektiği durumlarda bu gelir bana yardımcı oluyor.

6.       Seyyahlığı kendi deneyimlerinizden yola çıkarak nasıl tanımlarsınız?
Kalbi nerede atıyorsa, orasının evi olduğunu düşünen, hem ruhunu hem de bedenini yollara sunmuş kişi.

7.       Tek başına yol alan bir seyyah için Güney Amerika’dan ve o coğrafyanın insanlarından bahseder misiniz?
Büyük bir çoğunluğunun atalarının İspanyol, İtalyan yada Alman olduğu, fakat bir zamanlar bu coğrafyada yaşayan yerli halkın kültürüne, adetlerine de büyük saygı duyan, yemeyi, içmeyi, dans etmeyi, eğlenmeyi seven bu toprakların insanları kucaklarını açmış bizimle tanışmak için fırsat kolluyor. Aynı dili konuşmasanızda size kendini anlatmak istiyor. Gülüyor içtenlikle ve bizi tanımak için meraklı.

2

8.       Issız coğrafyalarda tek başına yol alırken korku ya da endişe duyduğunuz oldu mu?
Şehir hayatı bize korkmayı ve endişe etmeyi öğretiyor. Doğa ise rahatlamayı, özgür olmayı. Bu nedenle kendimi en güvende hissetiğim yer o ıssız coğrafyalar.

9.       Uzun süredir seyahat eden biri olarak yerleşik şehir ve iş hayatı nasıl görünüyor gözünüze?
Kocaman bir okyanus varken, bir akvaryumunun içinde yaşamayı sürdürmek gibi.

10.   Ayrılmak istemediğiniz bir mekân ya da şehir oldu mu gittiğiniz yerler arasında?Şili’nin güneyinde yeralan Torres del Paine Milli Parkı. Milli park içindeki 120 kmlik yolu 10 gün boyunca yürüyerek ve çadırda konaklayarak geçirdim. Bu süre içinde gördüğüm manzaraların güzelliği, Patagonya’nın sert rüzgarını, soğuk ve yağmurlu hava şartlarını, yürüyüş yolunun zorlu iniş çıkışlarını, sırtımda taşıdığım çantanın ağırlığını unutturdu. Fiziksel olarak güçlendiğimi hissettiğim gibi, ruhen de arındığımı hissettiğim o topraklara tekrar geri dönmek aklımın bir köşesinde!

11.   Seyahat ettikçe yeni yerleri ve insanları algılama refleksiniz sıradanlaşıyor mu?
Sıradanlaşmak, yolda olmanın büyüsünü bozan bir kelime benim için. Bunun yerine seyahat etmek yeni yerlere ve insanlara adapte olma konusunda rahatlık sağlıyor demek daha doğru olabilir.

12.   Seyahat ederken mekân insanları kıyasladığınız bir yer var mı? Mesela Türkiye…
İyi yada kötü şeklinde bir kıyaslamaya girmiyorum fakat seyahat ettiğim ülkeleri Türkiye ile yada gördüğüm diğer ülkelerle karşılaştırıyorum. Ülkeler ve insanlar arasındaki farklılıkları yada benzerlikleri görmek hoşuma gidiyor.

3

13.   Dönüş takviminizin belli olmadığını yazmıştınız ama Güney Amerika’dan sonra gitmek istediğiniz bir ülke ya da kıta var mı?
Bu kıtada, Meksika’ya kadar gitmeyi düşünüyorum. Asya ülkeleri ve kültürü çok ilgimi çekiyor, sonrasında oralara doğru yol alabilirim. Ama kimbilir sonrasında Avusturalya’da bir çiftlikte avokado topluyor da olabilirim.

14.   Seyahatiniz süresince yaşadığınız zorluklar neler?
Antoine de Saint-Exupéry’in Küçük Prens kitabında, Küçük Prens ile onun gezegeninde yaşayan bir çiçek arasında geçen konuşma sırasında çiçek şöyle der: “Kelebeklerle tanışmak istiyorsam, bir iki tırtıla katlanmayı öğrenmek zorundayım.”
15.   Şimdiye kadar yaşadığınız deneyimler içerisinde sizi en çok etkileyeni bizimle paylaşır mısınız?
Çok var aslında, sadece birini söylemek diğerlerine haksızlık olur ama hemen ilk aklıma gelenler; Brezilya’nın adası Ilha Grande’de gece saat 3.00’te yürüyüşe başlayıp maymun sesleri eşliğinde bir dağın zirvesinde (Pico do Papagaio) güneşin doğuşunu seyretmek ve Şili’de Calbuco Volkan Dağı’nın patladığı anı kendi gözlerimle görmek çok etkileyiciydi.

4

16.   Bizim ülkemiz için çok alışıldık ve güvenli bulunan bir durum değil tek başına seyahat etmek özellikle bir kadın için. Güney Amerika İnsanının bu konudaki algısı ve bakış açısı nasıl?
İnsanların tepkileri yaşadıkları yerlere göre değişiyor elbet. Turistik yerlerde yaşayan insanlar benim gibi tek başına seyahat eden kadın gezginlere sıkça rastladıkları için benim bir süper kahraman olmadığımın farkındalar. Pekte turistik olmayan yerlerde yaşayanların tepkileri daha farklı. Özellikle sohbet ettiğim kadınlardan “Korkmuyor musun?” sorusunu çokça işitiyorum, Türkiye’den geldiğimi duydukları zaman ise “Çok uzak, nasıl geldin oradan buralara?” diye soruyorlar. Kollarımı iki yana açarak ‘Uçarak geldim’ diyorum. Ya süper kahraman olduğumu düşünüyorlardır yada deli
17.   Yolda tanıştığınız insanlarla diyalogunuz devam ediyor mu?
Her gün onlarca insanla tanışıyorum. Hepsiyle iletişimimin devam etmesi mümkün değil elbet yoksa yeni insanlarla tanışmak için zaman bulamam. Fakat kısa zamanda derinlemesine iletişim kurduğum, sohbetine, insanlığına doyamadığım, “Umarım yine bir gün buluşuruz” diyerek vedalaştığım bir çok kişi oldu, onlarla iletişimim devam ediyor. Dünya küçük, yine bir yerlerde yollarımız kesişir.

5

18.   Buğday Derneği için yaptığınız aktivitelerinizden bahseder misiniz?
Yolda olmak, sadece Dünyanın güzelliklerini görmek değil aynı zamanda Dünya’nın sorunları ile daha fazla yüzleşmek demek benim için. Gördüğüm onca soruna karşı sessiz kalıp, yokmuş gibi davranamazdım. Hepsine bir çözüm sağlayamam belki ama benim de birşeylerin ucundan tutmam gerek diyerek yolculuğuma sosyal sorumluluk projesi eklemeyi düşündüğüm sırada Adım Adım Oluşumu ile tanıştım. Adım Adım Oluşumu, sportif etkinlikler aracılığıyla, bağış/yardımda bulunmak isteyen kişi ve kurumlarla, ihtiyacı olan kişileri, buluşturan bir sivil toplum inisiyatifi. ( www.adimadim.org )
Yıllardır çalışmalarını takdir ederek takip ettiğim Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin (www.bugday.org) projelerine destek vermek için yardımseverlik koşuları yapmaya karar verdim ve Adım Adım Oluşumu çatısı altında Güney Amerika’da çeşitli ülkelerde yardımseverlik koşuları yaparak bağış kampanyaları organize etmeye başladım. 2015 yılı içinde Arjantin’de ve Şili’de gerçekleşen yarışlara katılarak Buğday Derneği için 6596 TL bağış toplanmasına aracılık ettim. Önümüzdeki zamanlarda da farklı ülkelerde yardımseverlik koşuları yapmaya devam ediyor olacağım.

6

E-dergiye aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://countrylife.com.tr/country-life-ekim-sayi63-e-dergi/

Category: Medya
Tags: Medya

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed

Bunlarda İlginizi Çekebilir