İstanbul’un tek sevdiğim ulaşım aracıdır vapurlar. Seyyar satıcıların seslerine, martıların çığlıkları karışırken Eminönü’nün o kalabalığı arasından sıyrılıp, vapura adımımı attığım gibi ferahlar yüreğim. Bir yandan çayımı yudumlayıp, simidimi yerken İstanbul’un sunduğu en ucuz ama en güzel 20 dakikalık mutluluğu yaşarım bu yolculukta. Martılar peşini kovalarken, dalgalardan da nasibini alır vapur… Topkapı’nın Haydarpaşa’ya olan selamı saklıdır adeta vapurun düdüğünde. Kadıköy iskelesindeki koca lastiklere vapur çarpa çarpa yaklaşmaya çalışırken her çarpış 20 dakikalık mutluluğun sonunun geldiğinin habercisidir. Tahta iskele daha uzatılmadan, geminin mutlu ortamından Kadıköy’ün telaşına doğru atlayan insanları, oturduğum yerden izlerim. O hengâme karışmak için nasıl da aceleci herkes!
20 dakikalık mutluluk çoktur İstanbullulara! Kısa mutluluklar, uzun mutsuzluklar şehri.
Peru’da günler süren mutluluk vapuru olduğunu duyunca rotamı hemen Pucallpa’ya çevirdim. Amazonlar bölgesinde, Ucayali Nehri’nin kıyısında yeralan ve tropikal iklime sahip şehri Pucallpa, aynı zamanda Peru yerli halklarından biri olan Shipibolar’ a ev sahipliği yapar.
30 binlik bir nüfusa sahip Shipibolar, kendilerine ait Shipibo dilini konuşurken aynı zamanda İspanyolca’da konuşurlar.
Shipibolar sanatçı bir halktır, elleriyle harika seramiklere can verirken, Amazon’un ruhunu da kumaşlara resmederler.
Pucallpa’nın San Francisco köyünde tanıştığım Shipibo ve Şaman bir aile ile geçirdigim 1 hafta boyunca Shipibo kültürünü de yakından tanıma fırsatı yakalamış oldum.
Kahvaltıda, nehirden yakaladiklari balıklari yiyen ve muzu sofralarından eksik etmeyen Shipibolar el sanatları ve balıkçılık ile hayatlarını sürdürürler.
Yapraklardan yapılmış, tek çatılı evlerinin altında hamaklarda sallanarak dalarlar uykuya.
Sinekliklerdir evin duvarları, tuvalet ise bir ağaç altı.
Pucallpa, aynı zamanda Amazonlar’ın derinlerine açılan kapılardan biridir. Sadece uçak ve gemi ile ulaşımın sağlandığı Iquitos şehrine gitmek için buradan kalkar 5 ila 7 gün süren gemiler.
Birden fazla gemi firması bu iki şehir arasında çalışıyor. Henry gemilerinin diğerlerine göre daha iyi olduğunu duyunca 100 Sol (Yaklaşık 98 TL) ödeyerek Iquitos’a gitmek üzere gemiye bindiğim sırada, ambulanstan tutun da, buzdolabına kadar bir çok eşyayı gemiye yüklüyorlardı.
Gemiye binip hamağımı diğer yolcuların hamaklarının arasına bağladıktan kısa bir süre sonra şiddetli bir yağmur başladı. Yolcu katında 40 kişi kadardık. Gemi çalışanlarından biri gelip yağmurdan dolayı yükleme işlemlerini tamamlayamadıklarını ve o akşam yola çıkamayacağımızı bildirdi. Gemide ilk gecemizi geçirdik. Ertesi gün yağmur devam etti, yükleme yine yapılamadı, 40 kişiye bir 50 kişi daha eklendi. 3. gün güneş yüzünü gösterdi, yükleme tamamlanırken yolcu katının sayısı da 200’e yaklaştı. Dipdibe hamaklarda sürecek 5 günlük yolculuğumuz böylece başlamış oldu.
Bilet ücretine aynı zamanda kahvaltı, öğlen yemeği ve akşam yemeğinin de dahil olması yolculuğu oldukça ucuz kılıyor. Yanlız içme suyunuzu yanınızda taşımanız gerekiyor.
Gemimizin şefi, hemen hemen her öğün pişmiş muzu eksik etmedi menüden.
4 yaşındaki Alejandra, yanımdaki hamakta kalıyordu.
Çocuklar hamakların arasında koştururken, yeni annelerde ya bebeklerini emziriyor yada bebekleri koyunlarında uyuyorlardı.
Peki sevgililer ne yapıyordu bu sırada dersiniz?
Aşk mekan tanımaz!
Hamakların içinde gazete okuyanlardan tutun da, bulmaca çözenlere kadar hayat normal akışında devam ediyordu nehrin üzerinde.
Ve tabi Perulu erkeklerin vazgeçilmezi kağıt oyunları.
21 yaşında, 5 ve 1 yaşlarında 2 kız çocuğu annesi Liza, bekar bir anne. Çocuğu olduğu için okul hayatına devam edemediğini ama turist rehberi olmak çok istediğini söyledi sohbetimiz arasında.
Benim dışımda turist olarak Tayvanlı Jin Song’ta gemideydi. Uzun zaman yollarda olan Jin Song ile yol hikayelerimizi paylaşırken Perulularda çevremizde toplanıp bize kulak kesiliyorlardı 🙂
5 günlük yolculuk boyunca gemi bazı noktalarda durup yolcu indirip, yeni yolcular alıyordu.
Bazı duraklarda 1 saat kadar bekleme süremiz olduğu için gemiden inip yemyeşil ormanların içinde saklı köyü/kasabayı ziyaret etme fırsatımız da oldu.
Geminin üst kısmına çıkıp, günbatımlarını seyrederken nehir yunusları da gemiye eşlik ediyordu.
200 kişi için 5 banyo ve tuvalet kullanımdaydı. Buna rağmen temizlik tahmin ettiğimden daha iyiydi.
Yolculuktan kareler
Yorum yapılmamış
Seninle seyahat etmiş kadar oldum Hale.. Eline sağlık.
Senin ruhun benimle yolda zaten Kadir 😉
40 yerine 200 kişi ile yolculuk yapmak sizin gibi macera dolu bir insan için çok daha güzel olmuş. f/p ise mükemmelmiş.
Tesekkurler <3
Selam Hale,
Nette Shipiboları ararken siten karşıma çıktı. Zevkle okudum; eline ayağına sağlık… Takip edeceğim..
Osman
Ah ne guzel Osman, tesekkur ederim. Seninde yolun acik olsun. Tekrar kavusmak, daha cok vakit gecirmek dilegiyle <3
Merhaba peruya gitmek istiyorum sizce nasıl bir yol kullanmalıyım havayolu yada denizyolu ? Türkiyeden bu arada
keyfine kalmış 😉