Bu yazıyı okurken Peru’da, en az Machu Picchu kadar İnka’lara hayranlık uyandıran, yine Kutsal Vadi içinde yeralan Pisac harabelerinde bizimle bir gün geçiriyor olacaksınız. Bizimle diyorum çünkü bu sefer yalnız değilim, bu hikayenin diğer kahramanlarını önce sizinle tanıştırayım.
Soldan sağa Brezilya’dan Alex, Türkiye’den Atilla, Fatih, Rozit ve bendeniz. Hepimizin yolu kutsal vadi içindeki Calca köyünde bulunan Vamoss evinde karşılaştı tesadüfen. Tesadüfen dediğime bakmayın, kesin vardır bir nedeni!
Ayrıca bu yazı lütfen aramızda kalsın, Peru turizm ofisi duyarsa başımız belaya girebilir ? Zira size para vermeden kaçak bir şekilde Pisac harabelerine nasıl girdik, tüm gün harabelerde neler yaptık ondan bahsedeceğim. Para vermeye kalksak 5 kişi için 350 TL para ödeyecektik. Neredeyse asgari ücretin 4’te 1’i. Yani anlayacağınız bizi kaçak girmeye teşvik ettiler!
Yıllarca okullarda gördüğümüz tarih derslerinden hatırlayanlar vardır aranızda, Osmanlı için Söğüt neyse (Unutanlar/hatırlamayanlar için Söğüt, Osmanlı Devleti’nin kurulduğu yer alarak tarihte geçer.) bir zamanlar Amerika kıtasının en büyük imparatorluğunu kuran İnkalar için de Cusco o demek.
Cusco yakınlarında bulunan Kutsal Vadi içinde İnkalar’dan bugüne kadar gelen mühendislik harikaları yeralıyor. ”Yaaa o zamanlarda hangi teknoloji ile bunu yapmışlar?” şaşkınlığı ile bir zamanlar İnkalar’a ev sahipliği yapan Pisac, Cusco’ya 35 km uzaklıkta yeralıyor. Sık aralıklarla Cusco’dan kalkan dolmuşlarla 4 – 5 Sol ödeyerek, 1 saatte Pisac’a ulaşılabiliyor. Köye vardıktan sonra, her gün kurulan ve oldukça meşhur olan rengarenk Pisac pazarının içinden geçerek harabelere çıkmak bir alternatif.
Biz ne mi yaptık? Sabah gün ağırmadan Calca’dan taksiye atladığımız gibi Pisac’ ın yolunu tuttuk. Duyduk ki saat 7’den önce bilet gişesinde herhangi bir görevli bulunmuyormuş.
Güney Amerika yolculuğumda daha önce sadece bir kere, bir yere kaçak girmeye çalışmıştım, Şili Atacama Çölü’nde bulunan Cejar Gölü’ne. Giriş fiyatı 21 Dolar idi. Onda da çıkışta görevliye yakalanmıştım. Bu maceradan ağzımın payını aldığım için bir daha da teşebbüs etmedim. Cejar Gölü ile ilgili yazıma buradan ulaşabilirsiniz.
Pisac Harabeleri’nde de yakalanacağız endişesi yaşamadım değil hani ama hem saat 7’den önce oraya vardık, hem de yılın ilk günü olmasından dolayı olsa gerek etrafta kimsecikler yoktu.
Kapıdan içeri süzülüverdik, sonra da sislerin içinde kayboluverdik.
Pisac harabeleri farklı amaçlara hizmet etmiş ; askeri bölge, tarım alanları, dini ayinlerin yapıldığı kutsal yer
Cusco taraflarından gelecek düşman saldırısını yukarıdan görebilecek şekilde bir mevkiye kurulmuş.
Dağları yamaçlarını teraslandırarak buraları tarım için kullanmışlar.
Tek bir yamaçta değil bu arada, ne kadar yamaç buldularsa teraslandırmışlar desem yalan olmaz. Toplamda 500 teras yeralıyor. En alt terasları mısır, orta bölümleri patates, en üst kısmınları ise kinoa yetiştirmek için kullanmışlar.
Yiyeceklerini hem depolamak, hem de çeşitli hastalıklardan korumak içinde bir yer inşa etmişler.
Kutsal Güneş tapınağı ile de dini seramonilerini burada gerçekleştirmişler.
İnkalar’dan kalan en popüler yer olan Macchu Picchu’da da karşılaştığım kocaman taşlarla örülmüş duvar mimarisi Pisac harabelerinde de karşımıza çıktı.
İnkalar’ın en büyük mezarlığı da burada yeralıyor. Mumyalama sisteminin olduğu 3500 mezarlığın yer aldığı biliniyor.
Günümüze kadar sağlam bir şekilde ulaşan su kanalları sistemi ise İnkalar’ın zekasının göstergesi
Pisac Harabelerini ziyaret etmek 2 – 3 saat alabiliyor fakat biz tüm günümüzü Pisac’a ayırdık o gün. İnkalar’ın bir zamanlar baktığı yerlerden baktık And Dağları’na, toprağın içinden fışkıran şarkılarına kulak kesildik, dağlardan yankılanan İnkalar’ın sesleri ile ürperdik, Pachamama’ya (toprak ana) koka yaprağı sunduk bize verdiklerine teşekkür etmek için, İnkalar’ın tanrısı İnti (Güneş)’nin bedenlerimize dokunmasına izin verdik tüm sıcaklığı ile. Değiştirdik kendimizi yeni yılın ilk günü.
Şifalı bir yıl olsun hepimiz için dedik!
Bol bol gülelim dedik, yanımızda sevdiklerimiz eksik olmasın dedik, hem sevelim dedik hem sevilelim dedik. Ayrıca tüm bunları sizler için de diledik ♥?
Amerika yerlilerinin kutsal ilacı olan ayahuasca seramonilerinde söylenen ve sevdiğim şarkılardan biri ile sizi başbaşa bırakayım. Şifa olsun!
Sağlıcakla ve aşkla kalın!