- 30 yaşına kadar yabancı bir dil bilmeden yurtdışı seyahatlerine çıkmış, gezmiş, dolaşmış, çalışmış, 30’undan sonra ise hızını alamayıp 5 sene içinde yolda 3 yabancı dil öğrenerek dünyasını değiştirmiş ve genişletmiş bir kadınım ben.
”Seyahat ederken yabancı dil bilmek şart mı?” bana gelen soruların başında yeralıyor. Bu nedenle deneyimlerime dayanarak dil dilmeden seyahat etmek ve dil bilerek seyahat etmek arasındaki farklardan biraz size bahsetmek istiyorum.
Kurumsal iş hayatında çalıştığım sıralarda İngilizce ya da başka yabancı bir dil bilmeden onlarca ülkeye seyahatler gerçekleştirdim herhangi bir tura dahil olmadan, tek başıma ya da arkadaşlarımla beraber. Öncesinde gitmek istediğim yerle ilgili internette olan Türkçe kaynaklara ulaşmaya çalışıyordum. Tabi o zamanlar Türkiye’de gezdiği yerleri yazan bloggerlar şimdiki kadar fazla olmadığı için yazılan kadar bilgi sahibi olabiliyordum sadece. Gittiğim ülkelerde sayısız park, bahçe, müze orman, şehir, saray, şelale gördüm. Elimdeki haritaya bakarak gideceğim yerlere ulaşıp yolumu buluyordum. Haritanın dışında kalan ya da popüler turist lokasyonlarından olmayan güzellikleri öğrenip bulma şansım olmadı. Ünlü caddelerinden birinde oturup kahvemi yudumluyordum çoğunlukla yalnız ya da arkadaşım varsa onunla. Kaldığım hostellerin ortak alanlarında oturmuş sohbet eden insanların yanında oturup sadece gülerek şaşkın gözlerle onların konuşmalarını izliyordum ya da öylece bir köşede kitap okuyarak zaman geçiriyordum. Çok pis bir duygu, yaşayan bilir! O an şöyle diyordum içimden ”Neden yabancı dil bilmiyorum ya! Türkiye’ye döner dönmez hemen öğrenmeye başlayacağım.” Gittiğim ülkelerde yaşayan yerel halkla iletişim ise gülümsemenin ötesine geçemiyordu. Hatırlıyorum Tunus’daydım. Daha önce Tunus’a giden bir arkadaşım alışveriş yaparken mutlaka pazarlık yapmamı söylemişti, ”Yoksa turiste hep en yüksek fiyatı veriyorlar” diye eklemişti. Aklımda bu bilgi ile Tunus’ta oralara has sermamiklerden satan bir dükkana girdim. Not defterimi ve kalemimi çıkardım, satıcı ile pazarlık yapmaya karar verdim.dam seramiğin fiyatını yazıyordu kağıda ben de o yazdığının daha aşağısındaki rakamı yazarak adamla pazarlık yapmaya çalışıyordum. Adam ”No, no” (Hayır, hayır) dediğinde ise daha fazla ısrarcı olamamıştım da dediği rakama o seramikleri almak zorunda kalmıştım. Şimdi olacak söylediği rakamın yarısına satın alırım 🙂 Yani anlayacağınız tabi ki de dil bilmeden yurtdışına gidip gezebilirsiniz fakat hep bir eksik kalır gidilen yerler ya da problemler karşısında çözümsüz kalma şansınız yüksek. Bir ülkenin kültürünü en iyi tanıma yolu yerel insanların evinin içinden geçer. Bir turist Türkiye’ye gelip bizim evlerden birine girip, önüne terlik konmadıysa ‘, ‘Al çocuğum terlik giy, ayakların üşümesin” cümlesini duymadıysa ben ona Türkler’in kültürüne dokunmuş saymam.
Gönüllü ol!
Ne zaman ki dil öğrenmeye başlayıp bulunduğum ülkenin yerel halkı ile sohbet etmeye başladım yolculuğumun rengi ve dokusu değişti. Gittiğim yerleri daha derinlemesine tanır oldum, kültüre, insanların yaşamlarına dahil olabildim. İnsanlarını sevdiğim için sevdiğim ülkeler oldu mesela. Hiç bir kitapta bulamayacağım hikayeler duydum. İlk öğrendiğim yabancı dil İtalyanca, İtalya’da Avrupa gönüllülük hizmeti yaparken öğrenmeye başladım. Bir yabancı dili, o dili konuşan ülkede öğreniyorsan çok şanslısın. Markette, eczanede, otobüste, yol tabelalarında sürekli bu dile maruz kalıyorsun ve böylece öğrenme sürecin daha hızlı oluyor. Üniversitedeyken Türkiye’de aylarca gittiğim ingilizce kursu sonunda bir turistle tanıştığımda İngilizce seviyem ”I can’t speak English” (İngilizce konuşamıyorum) ötesine geçemedi. Derste öğrendiklerimi pekiştirebilecek, bolca dil pratiği yapabileceğim bir ortam oluşmadı. Sonra ana dili İngilizce olanlarla yolda tanışıp İngilizcemi geliştirdim, Güney Amerika yolculuğumda da İspanyolca’yı öğrendim.
3 yabancı dil biliyor olmak beni hayata karşı daha korkusuz kıldı , yoldaki kötü sürprizlere karşı daha soğukkanlı bakabilmeme yaradı, derdini anlatabiliyor olmak güven hissini getirdi beraberinde bir de. Bambaşka topraklarda, dili, dini, kültürü benden farklı insanlarla saatlerce aynı dili konuşup onların da benimkine benzer acılarına, hüzünlerine, sevinçlerine kulak kesildim.
Hem seyahat et, hem yabancı dilini geliştir
Seyahat ederken ingilizcenizi de geliştirmek istiyorsanız sizi Kaplan Dil Okulları ile tanıştırmak isterim. 8 ülkeye yayılmış 40’ın üzerinde dil okulu ile İngilizce eğitiminde en güvenilir eğitim kurumu. Sadece yetişkinler için değil aynı zamanda 12-17 yaş arasındaki gençler içinde Kaplan Dil Okulları‘nda dil programları bulunuyor. Kendiniz için ya da çocuklarınız için dünyaya gerçekten dokunabilmek için bir kapı aralayın.
”Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarını belirler.”
diyen Avusturyalı filozof Ludwig Wittgenstein’a hak vermemek elde değil. Dünyanın sınırlarını genişletmek için harekete geç!
Yorum yapılmamış
Çok pis bir duygu, yaşayan bilir! Gerçekten öyle. Bu durumu yaşayanları dil kursuna yazdıracak bir yazı. Üzerine uzun uzun yazmak istediğim konuyu sizin bakış açınızdan görmek de mutlu etti. Yolunuz daima açık olsun 🙂
Teşekkürler Deniz ?
Evet, yasayan bilir gercekten. Ogrenilecek dil ancak o dilin konusuldugu yerde ogreniliyor en guzel. Cunku tembellik edemiyor insan. Mecbur kaliyor. Konustukca da gelisiyor. Her dille daha genis bir insan oluyoruz. Yokun acik olsun Hale cim. Ayrica Besiktas Istanbul’da British Side adinda cok basarili, ayni Ingiliz konsolosluk tarzi, Ingiliz ogretmenlerle Ingilizce ogreten bir kurum var. konsolosluk yillarimda ekibin cekirdegini kuranlardanim ben ve derinliklerini biliyorum. Tavsiye ederim. Ayrica yurt disinda dil ogrenme konukarinda da uzmanlar. Yeni bir dil yeni bir insan demek. Sevgiyle kal
“Kaplan Dil Okulları” tıkladığımda siteye ulaşılmıyor.
Link kaymış, düzelttim. Tekrar bakabilirsiniz
”Neden yabancı dil bilmiyorum ya! Türkiye’ye döner dönmez hemen öğrenmeye başlayacağım.”
yazmışsınız ya , kursa gittiniz mi Türkiyeye döndüğünüzde , yoksa yollarda mı öğrendiniz ?